Türkiye'de akredite olmuş 50'yi aşkın merkeze, uyku apnesi rahatsızlığı nedeniyle tedavi için başvuran hasta sayısının giderek artması, iki yıl sonrasına sıra verilmesine yol açıyor.
Uludağ Üniversitesi (UÜ) Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Karadağ, Türkiye'de uyku apnesi rahatsızlığı nedeniyle sağlık kuruluşlarına başvuran hasta sayısının giderek arttığını ve yoğunluk yüzünden bazılarının tedavi için bir, iki yıl beklemek zorunda kaldığını söyledi.
Karadağ, AA muhabirine yaptığı açıklamada, toplumda obezitenin yaygınlaşmasıyla uykuda solunum bozukluğu şikayetlerinin de çoğaldığını, şu anda Türkiye'de 700-800 bin hastanın uyku apnesi tedavisi gördüğünü anlattı.
Uyku apnesinden yakınanların, geceleri nefes darlığı hatta kısa süreli soluk alamama sıkıntısı yaşadığını, sabahları kalktığında kendilerini yorgun ve halsiz hissettiğini belirten Karadağ, bunun da sosyal yaşantılarını olumsuz etkilediğini vurguladı.
Bu hastalığın, trafik kazalarının en önemli nedenlerinden biri olduğu bilgisini veren Karadağ, 11 yıl önce UÜ Tıp Fakültesi bünyesinde Uyku Laboratuvarı oluşturulduğunu dile getirdi.
Laboratuvarda, hastaları uykudayken izleyerek tanı ve tedavilerini gerçekleştirdiklerini aktaran Karadağ, "Tanısı konulan ve tedavileri yapılan hastalarımızın yaşantılarında olağanüstü değişiklikler görülüyor. Şeker hastalarının şekeri, tansiyon hastalarının tansiyonu düzenli oluyor. Kilo veremeyen hastalar kilolarını verebiliyor ve bu hastalar artık daha dinç uyanıyor'' dedi.
"Hastaların büyük çoğunluğu kilolu, obez ve erkek"
Karadağ, uyku apnesinde en belirgin özelliğinin horlama olduğunu ve bu durumun genellikle önce eşler tarafından fark edildiğini bildirdi.
Kendilerine başvuran hastaların şikayetlerinin çoğunlukla sabahları baş ağrısı, zor uyanma, gündüzleri aşırı uyku hali olduğunu kaydeden Karadağ, şöyle konuştu:
"Hastaların söyleyemediği, hastalarla yaşayanların ifade ettiği şeyler var. Bunların birincisi horlama. Diğerleri ise gündüz aşırı uyku hali ve gece uykusunda hastanın nefesinin durduğunun bir başkası tarafından görülmesi. Boyun çevresinin kalın olması, üst solunum yollarının daralması, burun kemiğinde eğrilik gibi durumlar da hastalığın nedenleri arasında olabiliyor. Uyku apnesinin nedeni kesin olarak bilinmiyor. Genetik faktörler araştırılıyor ancak üst solunum yollarında nefes alıp vermeye yardımcı kasların çalışmasında bir sorun olduğu düşünülüyor. Tedavi için birçok çalışma var ancak bugünkü bilgilerimize göre sadece bu üst solunum yollarındaki darlığı açabilecek basınçla hava veren cihazlar en etkin tedavi yöntemi olarak görülüyor. Biz de bunları kullanıyoruz. Ayrıca uyku apnesi hastalarının büyük çoğunluğu kilolu, obez ve erkek."
Mehmet Karadağ, uyku apnesi nedeniyle sağlık kuruluşlarına başvuran hasta sayısının her geçen gün arttığına dikkati çekti.
Bu durumun, hastaların tedavi için uzun süre sıra beklemelerine yol açtığına işaret eden Karadağ, "Şu anda Türkiye'de uyku bozukluklarıyla ilgili 50'den fazla akredite uyku merkezi var. Bu merkezlerin hepsinde bir, iki yıllık randevular dolu. Hastanelerimize müracaat eden hastalarımıza baktığımızda her geçen yıl, bir önceki yıla göre daha fazla hastaya tanı konulduğunu görüyoruz'' ifadesini kullandı.
İHA